Çınar’ın gidişi, kasabada yankı uyandırır. Herkes onun arkasına bile bakmadan çekip gittiğini düşünürken, Yasemin kalbinde derin bir sarsıntı yaşar. Gerçeklerle yüzleşmek zordur ama artık inkâr edemez; acı da olsa kabul etmesi gereken bir ayrılık vardır.
Oysa bu sessiz vedanın arkasında, Ferit’in planladığı ince bir oyun saklıdır. Küçük ama etkili bir manevrayla herkesi yanıltan Ferit, satranç tahtasında taşlarını yavaş yavaş yerleştirir.
Evde ise bambaşka bir umut yeşermiştir. Handan ve Mehmet, çocukların geri dönüşüyle eski günlere dönüleceğini düşünürler. Ancak beklenen huzur bir türlü gelmez. Aksine, yeni gelenlerle birlikte sorunlar daha da karmaşık bir hal alır.
Bu kez Handan ve Mehmet, geçmişten derslerini almıştır. Artık çocukların adımlarını öngörerek, kendi planlarını önceden kurma yolunu seçerler.
Ferit ise hâlâ yarım kalmış bir hikâyenin peşindedir: Yasemin. Onu kazanmak için son kozlarını oynamaktan çekinmez.
Diğer yanda Emel, oğlu için son ve belki de en tehlikeli oyununu sahneye koyar. Yasemin’in en zayıf noktasını hedef alarak, onu geri döndürmeye kararlıdır.
Fakat tüm bu karmaşanın içinde, kimsenin bilmediği bir mucize sessizce filizlenmektedir…
